KENDİMİ FARKETMEK

Bir blog yazısında illa sosyal duyarlılık veya mesaj verme kaygısı olmalı mı diye düşünüyorum bazen.Yazıp yazıp siliyorum,ayy bu cümle  beni çok  basit gösterdi,ayy bunu yazarsam birisi üzerine alınır şimdi,ayy bu da çok mu felsefik oldu acaba?

Halbuki ne gerek var,ben bu sayfayı oluştururken topluma hizmet vereceğim,sosyal farkındalık yaratacağım modunda değildim ki!Neydi amaç?Yazmak!Ne yazmak?Aklına geleni,seni rahatsız edeni,sevdiğini,sevmediğini,çocuklarını,evcil hayvanlarını belki,gibi gibi tamamen kendimle ilgili hisleri.

Bu yüzden,yazdıklarımı üstüne alınıp kendini bana kapatacaklara da,kendini sorgulayacaklara da,yine neler saçmalamış diyeceklere de,okuyup beğeneceklere de Selam olsun!

Ne istediğimi,nasıl yapacağımı sorguladığım dönemlerden geçiyorum.Bu süreçte bazı farkındalıklar edindim.Düzeltmem,değiştirmem,kaçmam,üstüne gitmem gereken farkındalıklar bunlar.İnsanların beni sorgulamalarının ya da onaylamalarının gerekmediği ve benim de başkalarını sorgulamaktan ya da yargılamaktan vazgeçtiğim şu dönemlerde huzurun sadece karar vermekte olduğunu hissediyorum.O kararı vermenin zorluğuysa içimi biraz bulandırıyor açıkçası.

Bazen tamamen kaçasım geliyor herşeyden,bazen üstüne koşasım.Bazen kimseyi görmeden,konuşmadan günler geçiresim,bazen de herkesi eve toplayıp misafir edesim.Yıllar içindeki yaşamsal deneyimlerimi gözden geçirip,iyinin de kötünün de amacı neydi diye düşünürken;yaşarken kötü görünenin,şimdi bakınca iyi ki haline geldiğini,iyi ki’lerin mutluluk kaynağım olduğunu farkediyorum.Sonuç Polyanna Funda,olan herşey bütünün güzelliğine katkı sağlamak için düzenin bir parçası.Ve bunu farkedince,şu zamanların yakın dönemde en güzele dönüşeceğini hissetmenin verdiği keyif.

Yıllardır çok dikkate almadığım düşünce şeklinin,yaşam tarzının,bakış açısının içine doğru inanılmaz bir hızla çekiliyorum.Sürekli araştırma yapıp,okuyarak,bazen karman çorman olarak,paylaşmak istediğim zamanlarda bazen yargılanarak,bazen de aa ben zaten bunu biliyormuşum diyerek.En çok da kendimi bulmaya başladığımı hissederek.

Dedikodu yapmayı sever misiniz?Hepimizin kurduğu,kendimizi akladığımız cümle de,Canım olmuş olanı konuşmak dedikodu değil ki!Ben severdim dedikoduyu,hala da severim yalan yok.Ama şöyle bir fark oluştu artık,eskiden birisi şunu yapmış bunu yapmış diye anlatılırken,kendi hissettiğim duygularla bahsi geçen kişiyi değerlendirirken artık yargılamadan dinlemeyi ve o kişi hakkında karar verme yetkisinde olmamayı becerebilerek.Ve bu değişimin beni ne kadar özgürleştirdiğini farkedip şükrederek.

Çünkü ister istemez o olumsuz ruh haliyle X birine karşı öfke haline geçiyordum.Ve asıl karmaşa o X i karşımda gördüğüm anda başlıyordu.Yani öfkeli olduğun kişiye karşı iyi biri gibi davranma zorunluluğu hissi.Sizi bilemem ama bana kendimi sahtekar hissettirmiştir hep.

Kendini bulmak derken,dedikoduya nasıl atladın birden derseniz,Funda’nın gerçek dünyası böyle şekillenmeye başladı diyebilirim.Dedikodudan vazgeçerek değil,yargılamadan vazgeçmeyi öğrenerek.Başkalarının hayatıyla ilgili ayıracağım zamanı kendimle ilgili harcamaya başlayarak.

Yani,Funda güzel bir yolculuğa başladı ve bu yolda çok iyi hissediyor kendini.Sizin de kendinizle ilgili dürüst bir yolculuğa çıkabilmeniz dileğiyle;

SEVGİ VE DOSTLUKLA

GÜLÜMSEYEREK…

 

 

Yorum bırakın